23.02.2009

21. Haftanın ardından Turkcell Süper Lig

Sevgili Global Spor okurları,
Bu haftaya damga vuran olaylara baktığımızda açıkçası gözümüze bir kaç not çarpıyor ve ilk yazımı da buna göre yazacağım.

Öncelikle Trabzonspor’un aldığı yenilgiyi konuşmak gerekirse belki de bir çok Türk futbolunu takip eden kişiye göre sürpriz değildi.

Çünkü bir zamanlar birlikte çalışan Mesut Bakkal ve Ersun Yanal’ın farklı takımlarda karşı karşıya gelmeleri genelde Ersun Hoca’nın yenilgisiyle sonuçlandı.

Bu haftanın bir başka dikkat çeken sonucu ise Fenerbahçe’nin mağlubiyetiydi.

Aslında bu sonuç beni şaşırtmadı. Nedeni ne geldiğimizde çok basitti,

Türkiye’nin ilk suni çim’i neredeydi? Fenerbahçe Dereağzı tesislerinde.

Fenerbahçe, bu tesislerde ne kadar idman yaptı? Benim bildiğim kadarıyla hiç…

Fenerbahçe dışında kalan diğer 3 büyük takım Ankara’da maç yapacağı zaman 1 gün daha erkenden gidip o sahada idman yapıyor ve zemine alışmaya çalışıyor. Yada Ersun Yanal’ın yaptığı gibi bütün hafta halı sahada idman yapıyorlar ama Fenerbahçe, bir başka deplasmana gider gibi standart yolculuğunu ve idmanını yaparak hazırlanıyor ve yolculuk ediyor.

Asıl can alıcı soru ise, Fenerbahçe bunları yaparken acaba hiç suni çimde oynadığı lig maçını kazandı mı? Benim hatırladığım kadarıyla hayır…

Fenerbahçe, bir önce ki hafta 7-0 gibi şok bir galibiyet almıştı, herkes ayaklanmış ve süper Fenerbahçe demeye başlamıştı. Ama asıl nokta unutuluyordu; Fenerbahçe, İlhan Cavcav’ın takımı olan Hacettepe’ye fark atmıştı. Bir sonra ki maçı ise yine İlhan Cavcav’ın olan ve 7-0 yenilen takımın abisi diye nitelendirebileceğimiz Gençlerbirliği idi.

Bunları alt alta topladığımızda yenilgi aslında hiçte şaşılmaması gereken noktaydı.

Herkesi şaşırtan asıl sonuç Galatasaray’ın rakiplerinin puan kaybından sonra kendi sahasında 5 gol ile bozguna uğramasıydı. Baktığımızda bu maça Taner’in damga vurduğunu görebiliyoruz. Şimdi bütün spor programları Taner’in gol vuruşunu ve muhteşem özelliklerini tartışacak. 2008-2009 sezonunda toplam 15 gol atan Taner, aslında bu gollerin 5’ini Galatasaray’a, 1’er golünü de Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor’a attı. Peki attığı bu 15 gol’ün kaçı ne kadar değerliydi?

Galatasaray’a 4-1 yenildikleri maçta 1 gol, Fenerbahçe’ye 3-2 yenildikleri maçta 1 gol, Ankaragücü’ne penaltıdan atarak maçı 1-1’e taşıdı, Beşiktaş’a 5-2 yenildikleri maçın ilk golü, Konyaspor’u 3-0 yendikleri maçın son golünü 90. dakikada, Trabzonspor’a 2-1 yenildikleri maçta 1 gol, Gaziantepspor karşısında 5-1 yenilirken dakika 80’de attığı 1 gol, Hacettepe’yi 4-0 yendikleri maçta skor 1-0 ken attığı 2 gol, tabi son olarak Galatasaray’ı 5-2 yendikleri maçta attığı 4 gol.

Galatasaray maçını saymaz isek Taner Gülleri’nin attığı gollerin hangisi takımına puan getirmiştir acaba? Bence bir Ankaragücü maçını sayabiliriz. 10. dakikada yedikleri gole hemen 13. dakikada penaltı atışı ile beraberliği yakaladı ama bu golünde penaltı olduğunu düşünürsek belki de anlam olarak önemli olan sadece Hacettepe maçında ki golleri diyebiliriz. Hem sıralamada rakibi olan takım ile oynadıkları maç 1-0 devam ederken 2 tane gol atarak maçı kopartıyor hem de rakibinden puan çalarken hem de takımına puan kazandırıyordu.

Taner Gülleri, çok iyi vuruş tekniğine sahip ve yetenekli olması bir kenara, bugün ve ilerleyen günlerde bütün spor programlarında kendisini överken aslında rahat olduğu maçlarda gol attığını da unutmadan dile getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Son olarak Skibbe ve Bülent Korkmaz’a değinmek gerekirse bence Galatasaray yönetimi Skibbe’den önce Adnan Sezgin’i göndermeliydi diye düşünüyorum. Florya da bütün huzursuzluğu çıkartanın Adnan Sezgin olduğu her olaydan sonra dile getiriliyor. O zaman birde onun yetkilerinin daraltılması yada gönderilmesi denenmelidir. Sonuçta Galatasaray camiasının içini tam olarak bilmeyen biri olarak fazla yorum yapmak benim haddim tabi ki olamaz ama uzaktan görünen budur.

Skibbe’nin gönderilmesi geç kalınmıştır. Tek bir şey söylemek gerekirse takım ile şuana kadar yaklaşık 30 maça çıktığını düşünürsek ben toplasak 5 defa üzerinde sarı-kırmızı renkler olan bir kıyafet görmüşümdür. Evet belki biraz küçük ve belki saçma bir ayrıntı olabilir ama taraftar gözlüğü ile bakıldığında biraz mide bulandırıcı bir olaya dönüşebiliyor. Aynen bir hoca yada oyuncu geldiğinde boynuna takımın renklerinde bir atkının geçirilmesi gibi bir mantık ile düşünülebilir.

Bülent Korkmaz ise kulüpten küs ayrılmıştı. Jübile bile yapmamıştı. Bunun üzerine bir çok açıklamasında kırgın olduğunu ve sinirli olduğunu dile getirmiş ama her fırsatta da bir şekilde sarı kırmızılı kulüpte görev alacağını dile getiriyordu. Yeni ve genç bir hoca için bence eleştirmek yerine destek olunmalıdır. Türk futbol’u bu hamleleri hak ediyor. Belki Kalli ile çalışıyor olması yetkileri açısından kafamızda soru işaretleri oluşturabilir ama yönetim ve taraftar biraz sabırlı olursa bence Bülent hoca’ya biraz şans verilerek başarılı olabileceğini düşünüyorum. Geçmişte çalıştırdığı kulüplerde genelde başarısız olmuş denecek kadar kötü bir performans sergilemiş olsa bile o takımların bütçeleri ile Galatasaray’ın bütçe ve kadrosu tartışılmamalıdır. Tabi bide özellikle Galatasaraylılık ruhunu aşılayabilecek hırslı ve artık takım için sembol olmuş bir isim olması kesinlikle avantajıdır.

İyisi kötüsüyle bir haftayı daha bitirdik.

Şimdi gözler Fenerbahçe-Sivasspor maçında olacak. Sivasspor, galip gelir ise haftaya belki de Aragones’in gönderilmesi ile ilgili yazı yazıyor olabiliriz.

Saygılarımla

Altuğ AKTAŞ


www.GlobalSpor.com dan alıntıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder