ALTUĞ AKTAŞ
FEDA...
23 Temmuz 2012 10:16
http://fotospor.com/yazi/feda_94593
Güzel bir tanımlama “FEDA”…
Ama bu neyin ve belki de kimin Feda’sıydı…
Biraz dar çerçeveden yaptığımız bakış açımızı ufak örneklerle genişletmek gerektiğini düşünüyorum…
2000’li yılların başı...
Bir
futbol takımı liginin şampiyonu oluyor, borsaya açılıyor ve yaklaşık
100 yıllık tarihinin en görkemli, en şaşalı dönemini yaşıyor.
Öyle
ki; bu yıllarda bile çok yüksek diyebileceğimiz rakamları 2002-2003
yıllarında harcıyorlardı. Örnek vermek gerekirse 30 milyon dolar gibi
dudak uçuklatan bonservis bedelleri ödüyorlardı.
Böyle büyük
bütçeli ve parasını har vurup harman savuran kulüp, bir anda Avrupa’da
başarısız olduktan sonra dibe vurmaya başlamış ve sezon sonunu yaklaşık
40 milyon dolar zarar ile kapatmıştı.
Borçlar 150 milyon dolarlara kadar çıkmıştı.
1997
yılında Şampiyonlar Ligi’ni kazanan, 2002’de kendi liginde şampiyon
olan bu takım 2005 yılının ilk yarısını bile 35 milyon zarar ile
kapatmıştı.
Hemen toparlanmaları gerekiyordu…
Yönetim ve camia olarak radikal kararlar aldılar.
Önce
bütün teknik ekip ve futbolcuların maaşlarını %20 - %25 oranında
indirim yaptılar. Bununla yetinmeyerek o günden sonra alt yapıdan çıkan
oyuncular, rakiplerinin alt yapısında gelecek vaat eden genç oyuncular
ile kadrolarını kurdular ve bu futbolcuların yanına bonservisi elinde
olan oyuncuları transfer ettiler.
Teknik direktörlüğe, alt yapıdan
çıkan genç oyunculara şans verecek ve yapılanmayı, geleceği
planlayabilecek yeni bir teknik direktör ile anlaştılar. Belli bir süre
orta sıralarda kalmayı hedefleyip, tüm camia olarak dişlerini sıktılar.
Japonya’nın
2. liglerinden transfer yaptılar. Kendi ülkesinde bile adı duyulmamış
genç oyuncuları transfer edip onları milli takımın yıldız oyuncusu
olabilecek performansa kadar çıkarttılar.
Bir şehir takımı
olmasına rağmen, ülkelerinin en büyük yani 80.720 kişilik stadını her
hafta ortalama 70.000 taraftar ile doldurarak Avrupa’nın en yüksek
seyirci ortalamasına sahip takım oldular. 80.000 kişilik stada o kadar
çok kombine talebi vardı ki artık kulüp belli bir sayıdan sonra kombine
bilet satmamaya ve bilet alarak maçlara gelmek isteyen taraftarlarına
olan bağlılıklarını, saygılarını gösteriyorlardı.
Hem
taraftarıyla, hem yöneticileriyle, hem teknik ekibiyle, hem de
futbolcuları ile tam anlamıyla “FEDA” diyerek bir şeylerden feda
etmişlerdi.
Kriz dönemini, orta ve uzun vadeli bir çalışma ile
atlattılar. Yapılan planlardan 5-6 yıl sonra liglerinde şampiyon
oldular. Ertesi sene tekrar şampiyon oldular. Muhtemelen seneye yine
şampiyonluğun en büyük adayı olacaklar.
Yapılan yayın hakları
anlaşması sonrasında 2016 yılına kadar her yıl 40 milyon euro’dan fazla
bir rakam sadece yayın hakkı olarak bütçelerine artı olarak girecek. Son
iki sezondaki başarıları ile bunu garanti altına aldılar.
Artık
ekonomik krizden çıktılar fakat alt yapıdan çıkacak genç oyuncularla
mücadele etme ve gelecek vaat eden oyuncuları transfer etme anlayışından
vazgeçmediler.
İşte aslında “FEDA” her anlamıyla budur…
Bu
kısa ve anlamlı örnekteki Borussia Dortmund’un yaptığı gibi bütün camia
ile kenetlenip, 5-6 yıllık bir proje ile genç oyuncuları destekleyip,
belki 3-4 yıl Avrupa kupalarına bile katılamamayı sindirip, ligi orta
sıralarda bitirmeyi göze almalı ve her şeye rağmen maddi ve manevi
desteğimizi eksik etmemeliyiz.
Az kaldı ligin başlamasına…
Görelim kim ne kadar ve nasıl “Feda” yapacak…
Gereken şey “Feda”ysa, merak etmeyin gerçek Beşiktaş taraftarı en büyük “Feda”yı yapar…
Altuğ Aktaş
http://fotospor.com/yazi/feda_94593
Beşiktaş:2-1:Galatasaray
-
Maçın bitiş düdüğü ile birlikte "Namağlup tek şampiyon Beşiktaş" pankartı
açılıverdi kale arkasından...
27 puanlık farkın 24e inmesinden ziyade Beşiktaş...
1 gün önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder