Ateşi olmayan Cehennem
Skor sonrası yazı yazmak yerine spor sonrası yazı yazmayı tercih eden biri olarak; Türkiye A Milli takımımızın, özellikle İspanya ile oynadığı 2 maç ile ilgili dikkat çekmek istediğim bazı noktalar var.
Semih oyundan alınır mıydı, Gökdeniz ve Fatih Tekke nerede, Emre’ye bu kadar katlanılır mıydı, Nihat neden 11’de başladı, Batuhan mı kurtaracak bu takımı gibi bir çok şeyi maçtan sonra yazmak çok kolay ama biraz daha dikkatimizi başka yönlere çekmeliyiz;
-Sponsored by Cehennem…
Hep dedik ki; Ali Sami Yen CEHENNEMİ…
Allah düşmanımıza böyle cehennem göstermesin!
Sponsorlar ile neredeyse tribünlerin yarısını dolduran futbol severlerimiz açıkçası neredeyse tamamen tiyatro izler gibiydi. İspanya’da oynanan maç sonrasında Kadıköy, İnönü, Sami Yen gibi atmosferlere cehennem demeyelim, burası gerçek cehennem dendi ama sorarım bu sözleri eden büyüklerime; 90 dakika çalan kornalar olmasaydı acaba İspanya’nın neresi cehennem olurdu?
Dönelim bizim cehennemimize… İspanya’nın milli marşını ıslıklamak dışında ne yaptı? Tabi unutmamak lazım birde saygı duruşunda çıt çıkmadı.
Kendi Milli takımımızın taraftarını oluşturmamız lazım. Bir Hollanda gibi her yer turuncu, bir Avustralya gibi her yer sarı, bir İtalya gibi her yer lacivert olduğu gibi bizimde tribünlerimiz tamamen kırmızı olmalı.
Acaba kaç taraftarımızın evinde Milli takım forması var? Bizim Milli takımımızın formalarının satışı bile yakın zamana kadar her yerde yapılmıyordu…
Böyle bir taraftar olgusu varken nasıl bir cehennemden söz edilebilirdi ki?
Efes Pilsen özellikle son 1 senedir bazı maçlardan önce stada gelen taraftarlara forma dağıtarak bu olguyu oturtmaya çalışıyor ama sanırım anlayana…
Halbuki 18 takımında tribün liderleri ile bir araya gelip bir toplantı yapılsa. Bu toplantıyı ister federasyon aracılığıyla ister kendi kendilerine organize olacak şekilde gerçekleştirseler. Bütün bu taraftar topluluklarının belli bir tecrübesi, yeteneği ve belli bir ekibi var. Hepsi 100 kişilik ekip çıkarsa en az 1000-1500 kişilik bir ekip toplanmış olur. Zaten İstanbul’da ki 3 büyüklerin toplulukları biraz daha kalabalık gelir ve bu sayı 5.000’e çok rahat çekilir. Bir tribünü yönlendirmek ve tabiri caizse gaza getirmek için 5.000 rakamı bence çok ama çok fazladır hatta 1.500 kişi bile yeterli bir sayıdır.
Bunların kendi içlerinde koordinasyonları ile gerçekten bir Türkiye cehennemi oluşturulsa fena mı olur? Bizde içeriye korna sokmak yerine yüreğimizle, ciğerimizle sahayı rakibe dar etsek, ıslıklarımızla hakem düşen oyuncumuza kalk kalk diyecekken dönüp rakibe sarı akrt gösterebilse fena mı olur?
Dedim ya; sponsored by cehennem… biz böyle devam edersek cehennem sadece bizim tribünlerin sponsoru olur…
-Sabri ortalasa, Batuhan indirse, Nuri vursa ne olacaktı?
Herkesin ağzında, Arda çıkar mıydı, Nihat neden ilk 11 başladı, Semih niye çıktı, Emre’nin ne işi var, Batuhan mı kurtaracak bu takımı, Batuhan ne yaptı ki milli takımda, 87de mi Nuri girip kurtaracak gibi ve benzeri yorumlar yapıldı.
Peki ben sorarım sizlere;
Semih, bu takımın formasını giymeden önce bu kadar başarılı olacağını bilebiliyor muyduk? Arda, Manisaspor’a kiralandıktan sonra bu kadar büyük bir çıkış yakalayacağını biliyor muyduk? Nihat, Beşiktaş’ta sağ açık oynatılırken İspanya da forvet oynayacak diye düşünüyor muyduk? Bunların hepsinin cevabı basit; HAYIR…
O zaman bu Batuhan’ın bu Milli takımda oynamayacağını nereden biliyoruz?
Keşke Sabri sağdan ortalasaydı, Batuhan kafasıyla Nuri’nin önüne indirseydi ve Nuri’de çok düzgün bir vuruş ile kaleciyi bir köşeye topu bir köşeye yollasaydı bu eleştiriler yapılacak mıydı?
Yaklaşık 10 ay önce kırmızı herhangi bir şeyi üzerimize giyip göğsümüzü gere gere sokağa çıkmamızı sağlayan bu Nihat, Emre, Semih hatta ve hatta Volkan değil midir?
Batuhan, oyuna girdi diye o kadar eleştirildi ama hiç dikkat edildi mi kaç tane top indirdi, rakibi rahatsız etti. Bir pozisyonda defansı çaktırmadan kalecinin üzerine doğru itti ve ikisi de yere düştü topta boşta kaldı. O pozisyon gol olsa Batuhan’ı hangi şekilde eleştirecektik?
Batuhan’ı her platformda eleştiren ve hatta belki açıklanmaması gereken özellerini açıklayan biri olarak futbolunu asla eleştirmem, her zaman arkasında dururum çünkü bu çocuk geleceğimiz olacaktır… Bu takımda da forma giyerek bunu başaracaktır. Rooney 17-18 yaşında forma giyiyorsa bizimde o yaşta oynatacak yeteneğimiz olmalıdır…
-Penaltı hangi köşeye atıldı?
Deli İbrahim topu eliyle kestikten sonra hakem penaltı noktasını gösterdi. Peki biz bu penaltıyı izleyebildik mi? Bu kadar rezalet bir maç yayını sanırım 1980 li yıllarda (!) izlemiştim…
Daha penaltının bile hangi köşeye ve nasıl atıldığını göremedik. Zaten penaltı köşeye değil, kalenin tam ortasına atılmıştı ama bunu uzun süre göremedik.
Maç içinde istatistik yayınlıyorlar. Çok güzel ve bizi bilgilendirici ama neden neredeyse ekranın 1/4ü kadar ve neden o kadar uzun süre ekranda kalıyor.
Artık neredeyse Avrupa’nın bütün liglerini canlı izleyebiliyoruz ve bir istatistiğin nasıl yayınlanacağını teknik ekip olarak öğrenemiyoruz.
Reklam konusuna ise hiç girmemek lazım… Reklam içinde maç izlediğimiz bir yayın oldu. Bu kriz döneminde bu kadar reklam almaları yayıncı kuruluş için gerçekten çok iyi ve belki bu kadar reklam almaları da çok iyi bir başarı ama yayın açısından baktığımızda çok büyük başarısızlıktır. Halbuki X kanallar gibi reklamı girdiklerinde görüntüyü küçültseler çok daha verimli olurdu.
A Milli Futbol Takımımız Afrika’ya gidecektir. Buna bütün Futbolseverler olarak inanmamız lazım. Eleştirmek yerine yapıcı olmamız lazım. İşte o zaman Afrika’ya gideriz…
Altuğ AKTAŞ
http://www.globalspor.com/haber/haberdetay.asp?ID=8776
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder