29.07.2008

Beşiktaş'ta neler oluyor?

Evet, Beşiktaş'ta neler oluyor?
Aslında bunu çok uzun süre önce sormalıydık ama özellikle 28 Temmuz Pazartesi günü yapılan açıklama artık sabrımı taşırdı.
12 Haziran tarihinde 2008-2009 sezonu Beşiktaş Kombine kartları satışa çıkmış ve tam olarak 47 günde sadece 1.717 tane kombine kart satışı yapılmıştı.
Halbuki geçen sezon 28 Temmuz tarihinde sona eren kombine satışı ve ulaşılan rakkam 13 bin düzeyindeydi. Hemen hemen 10 katı.
Bunun nedeni acaba sportif başarının olmayışımıydı? Yoksa yönetim'in acizliğimiydi?
Beşiktaş taraftarı, her zaman takımına sahip çıkan ve destek veren bir topluluktur. Fakat bu sene neden geri planda durdular? Benim izlenimlerime göre kesinlikle yönetimsel zaaflıktan dolayı. 8 Mart tarihinde yapılan Mali Genel Kurulu'nda Sayın Yıldırım Demirören açıklamış ve bütün izinlerin alıp stadımızı yıkacağız. Maçları yeni stadımızda oynayacağız demişti.
28 Temmuz oldu 'tık' yok. Ligin başlamasına 1 ay'dan kısa bir süre var iken hala hangi statta maç yapılacağı belli değil. Taraftar hangi koltukta oturacağını bilmeden neden kombine alsın ki? Onlarda haklı.
Başta söylediğim gibi günlerden 28 Temmuz Pazartesi, akşam üstü Beşiktaş Asbaşkanı Ertunç Soğancıoğlu BJK TV'ye açıklama yapıyor; 'Bu sezon maçlarımızı kesin olarak İnönü stadında oynayacağız. Taraftarlarımız kombinelerini alsınlar. Maçlara İnönü stadında başlayacağız ve inşallah şampiyon olarak son maçımızı da İnönü Stadında oynayacağız. Bu dönemde bütün izinlerimizi alıp inşaata hazırlanacağız ve sezon sonunda yıkımı yapacağız' ifadesinde bulundu.
Bu haber bütün taraftarları heyecanlandırdı. Herkes nereden kombine alsak, acaba hafta sonuna kadar beklesekmi diye düşünür ve aralarında tartışır oldu. Ama bu heyecan bile aslında biraz kıpırdınma yaratmıştı taraftarlar arasında.
2007-2008 sezonu Kombine kart satışları 28 Temmuz'da biterken ve o dönemde 13 bin kombineye ulaşırken bu sezon 2008-2009 sezonu kombine kart satışı daha 45 günde sadece 1.717 sayısına ulaşırken sezon başlayana kadar'da satışın devam edeceği açıklandı.
Buraya kadar herşey normal değil mi?
Maçlarda İnönü'de oynanacakmış. Sayın Ertunç Soğancıoğlu kendi yayın organı BJK TV'ye o şekilde açıklama yaptı.
Ertunç Soğancıoğlu'nun kulüp içerisinde ki ünvanı tam olarak 'Asbaşkan-İcra Kurulu Üyesi, Mali İşler Sorumlusu, Sayman Üye' şeklinde geçiyor.
Şimdi can alıcı noktaya geliyoruz.
Kulüpte bir Asbaşkan daha var. Levent Erdoğan.
Levent Erdoğan'ın kulüp içerisinde ki ünvanı tam olarak 'Asbaşkan-İcra Kurulu Üyesi, Hukuk İşleri ve Derneklerden Sorumlu Üye' şeklinde geçiyor.
Hangisi daha üst seviyede, hangisi daha bilgilidir ve yetkilidir gibi konulara girmeyeceğim o kulübün iç yapısıdır bizi bağlamaz.
KanalTürk'ün satışı gerçekleştikten sonra yılların spor programı Bizim Stadyum bu kanal'a transfer oldu. Sayın Faik Çetiner'in yıllardır hazırlayıp sunduğu program artık kanal değiştirmi ve daha çok izleyiciye ulaşmaya başlamıştı. 28 Temmuz akşamı yani Sayın Ertunç Soğancıoğlu'nun 'maçlarımızı İnönü'de oynayacağız' açıklamasını yaptığı günün akşamında Bizim Stadyum'a bir diğer Asbaşkan Levent Erdoğan telefon ile katıldı.
Faik Çetiner, 'hayırlı olsun, yeni sezonda İnönü'de oynuyormuşsunuz maçlarınızı beklenen karar açıklandı' gibilerinden hem olumlu duygularını hemde sorusunu iletmiş oldu. Ama Levent Erdoğan'dan gelen cevap çok ilginçti; 'Böyle birşey yok, bizim çalışmalarımız devam ediyor. Maçlarımızı Zeytinburnu ve Olimpiyat'ta oynayacağız. İşlemlerimizi tamamladıktan sonra hemen stadı yıkabiliriz.' açıklamasında bulundu.
Faik Çetiner, 'akşam üstü yöneticiler tarafından artık kesin olarak İnönü'de oynanacağını açıkladı' sözü üzerine ise verilen cevap çok ilginçti, 'O açıklamaları yapan yöneticiler, kombine kart satışı gerçekleşssin diye bu tarz açıklamalarda bulunuyorlardır. Yoksa bu şekilde alınmış bir karar yok biz stadımızı yıkacağız, Zeytinburnu ve Olimpiyat stadlarında oynayacağız' dedi.
Acaba hangisi doğruyu söylüyordu?
Şimdi taraftar/camia hangi yöneticiye inanacaktı?
Kombine almalı mı? Yoksa bir tepki göstermek adına kombine alınmamalımıydı?
Böyle bir karar alındıysa, neden Asbaşkan Levent Erdoğan'ın haberi yoktu?
Bu açıdan baktığımızda acaba yönetim kararları kendi arasında mı alıyordu?
Bazı yöneticiler kuklamıydı? Eğer İnönü'de oynanma kararı alındıysa ve Sayın Levent Erdoğan'a bu bilgi verilmiyorsa bu tarz bir düşünceye kapılmamız yanlış mı olur?
Eğer Levent Erdoğan haklı ve sadece kombine satılsın diye bu tarz bir açıklama yapıldıysa Beşiktaş taraftarı bu kadar mı değersiz? Para taraftar'ın manevi duygusunun bu kadar mı önüne geçiyor?
Aslında Beşiktaşta ki karmaşalar bununla bitmiyor ki.

Sayın Ertuğrul Sağlam, Beşiktaş'ta futbolculuk yaparken çok iyi bir kamp dönemi geçiriyor ve İstanbul'a dönüşte takımdan gönderildiğini öğreniyordu. Ağlayarak takımı terkediyordu.
2008/2009 sezonu öncesi yapılan kamp'ta Teknik Direktör olan Ertuğrul Sağlam, takımından memnun ve her maçtada Fahri Tatan'a her maç şans veriyordu. Oda ne? İstanbul'a dönülünce Fahri'nin başka takıma satıldığı açıklaması yapılıyordu. Ertuğrul Sağlam'dan gelen açıklama ise hayli ilginçti. Sayın Sağlam, benimde son anda haberim oldu diyerek aslında savunması, hatadan daha büyük bir açıklama yapıyordu.
Takımın tek sorumlusu olması gereken Ertuğrul Sağlam, oyuncusunun satıldığını son anda öğrendiğini ve yapacak bir şey olmadığını söylüyor.
Yarın öbür gün Delgado'da satılır ve Ertuğrul Sağlam'ın son anda haberi olursa o zaman ne yapacak hoca bunu çok merak ediyorum.

28 Temmuz'da yaşananlar ne bize ne de Beşiktaş camiasına yabancı değildi. Fahri olayında da benzer hareketler gözümüze çarpmıştı.

Aklım almıyor.
Sen takımın hocasısın. İlerleyen günlerde takımın başarısıda başarısızlığıda senden sorulacak ve tek sorumlu gösterileceksin. Kadronda bulunan oyuncuları elinde tutamayacaksın. Önüne gelen istediği futbolcuyu satacak ve senin haberin son anda olacak?
Bu kadar mı acizsin? Kendini bu kadar mı kabul ettiremedin bu yönetime?
Ertuğrul Sağlam'a güvenim her zaman var ve her zaman arkasında durulması gerektiğini söylemişimdir ama bu yönetimle işi çok zor. Yarın öbür gün bir takım gelip Ertuğrul Sağlam'ı bize verin bizde size 2-3 oyuncu verelim der ve yönetim bunu kabul ederse. Ertuğrul Sağlam bu haberide son anda öğrenirse o zaman ne olacak?

Burada suç acaba Ertuğrul Sağlam'da mı yoksa aciz bir yönetim anlayışı gösteren yönetimde mi?

İşte Fahri olayında yaşananlar stat, taraftar ve kombine üçgeninde de gözüktü.
Acaba yönetim başına buyrukmuydu. 16 kişilik yönetim aslında göstermelik mi? Sadece Başkan ve başkan'a yakın olan kişilermi karar alıyor ve uyguluyordu?

Bu olabilir mi?
ya da olabilirliği varmıydı?
Bence var.
Baksanıza herşey apaçık ortada.
Kombine satılsın diye taraftarları aldatıcı açıklamalarda bulunuluyor ve daha 24 saat geçmeden başka yönetici bunu canlı yayında gülerek (!) yalanlıyor.
Futbolcu satılıyor, futbolcudan tek sorumlu olan teknik direktör son anda haberim oldu diyor...

Burada bir parantez açalım.
Sinan Engin'e değinelim birazda.
Sinan Engin bu yönetim'de görev almıyorken ne yapıyordu?
TV8'de yorumcuydu.
Bir gün çıktı kameraların önüne ve açıklamada bulundu, Beşiktaş iyi yönetilmiyor. Beşiktaş sahipsiz değildir. Ben yönetime adayım. Başkanlığa adayım. dedi.
Çünkü Beşiktaş iyi yönetilmiyor dedi.
Bu laf kimeydi? Beşiktaş'ın Başkanından, Yönetim Kurulunda ki bütün herkeseydi.
Sonra ne oldu?
1 hafta 10 gün geçti. Hadi 1 ay geçti diyelim. Sinan Engin Menajerliğe getirildi.
Beşiktaş iyi yönetilmiyor ve Başkanlığa adayım açıklamasını yapan biri menajerliğe nasıl olurda razı olmuştu?
Ne vaadler verilerek ikna edilmişti. Yoksa yönetim alehine konuşmasın diye sus payımı verilmişti?

İbrahim'ler konusunada ufaktan değinelim.
ama önce transferleri hatırlayalım.
Zapotocny, Seric, Tuna ve Sivok. Bunları kim aldı? Özellikle yabancıları? Sinan Engin.
İbrahimlerin affedilmesinin önünde kim sert bir şekilde duruyor, Sinan Engin?
Neden?
İbrahim Toraman'ın ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu tartışmaya gerek yok.
Hangi takımda olursa olsun sahaya ilk 11 çıkar.
Defans için geriye 3 oyuncu kaldı. Gökhan Zan'da var. Sağ kanat için Serdar Kurtuluş, Ali Tandoğan'da var. Sol kanat içinde İbrahim Üzülmez. Bunlardan biri kadroya girerse o zaman yabancılardan en az 1 kişi yedek oturacak.
Yabancı'yı transfer edersen ve yedek oturtursan sana sormazlar mı bu oyuncuyu neden aldın diye?
Beşiktaş'ta sorup sormayacaklarını tartışmayalım zaten.
Bu durumda bu iki oyuncuyu Sinan Engin harcadı diyebilirmiyiz? Yorum yok...

Başka konu ise alınan bu 4 oyuncunun aynı menajerlik şirketine bağlı olması ve Sinan Engin'in oğlununda bu şirkete bağlı olması. Tabi bu iddialara karşı Sinan Engin'in bir açıklama yapmaması.

Açıkçası benim midem bulanmaya başladı.

Yönetime aday olan bir anda menajerliğe razı oluyor.
Takımdan sorumlu olanın oyuncusu satılıyor son anda haberi oluyor.
İki kaptan kavga ediyor, bir şekilde üstü kapatılıp affettirilmesi yerine takımdan uzaklaştırılıyor. Çünkü yerleri 3 yabancı ile doldu. Onlar olsa belki o 3 yabancı oynayamayacak.
Bir yönetici İnönüdeyiz diyor öbürü yok öle bir şey diyor.

Daha fazla yazamayacağım.

Demirören'in bir çiftliği var,
Çiftliğinde kuzuları var,
mee mee diye bağırır
Demirörenin çiftliğinde.......

Not: Ben kuzu'yu seçtim, siz köpek ve başka hayvanları seçmekte özgürsünüz....

Altuğ AKTAŞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder