30.10.2008

28 Ekim Fotomaç İddaalıyız'da Tutan Kupon

ALTUĞ AKTAŞ İDEAL KUPON
126 Wolfsburg-M’Gladbach 1 1.35
511 E.Frankfurt-B.Münih 2 1.35
543 Roma-Sampdoria 1 1.45 ?
554 Arsenal-Tottenham 2.5 Üstü 1.55
Oran: 4.10

Roma maçı ertelendiği için 2.83 orandan kupon tutmuştur.

21 Ekim Fotomaç İddaalıyız'da Tutan Kupon

ALTUĞ AKTAŞ BANKO

114 Elfsborg-Trelleborg 1 1.25
212 B.Münih-Fiorentina 1 1.50
331 Bordeaux-Ecomax Cluj 1 1.45
Oran: 2.72

22.10.2008

Değil Fenerbahçe, Türk futboluna hakarettir; Arsenal'a karşı 6-7 pozisyon bulduk...

Fenerbahçe, tam 15 maçtır Kadıköy'de yenilmiyordu...
Taki karşısına Arsenal çıkana kadar...
Daha doğrusu Aragones çıkana kadar...
Neden Aragones çıkana kadar?
Arsenal, İstanbul'a geliyor ve maç bitiminde skor 2-5...
Peki maç sonrası yapılan açıklama ne;
"Arsenal'a karşı 6-7 pozisyon bulduk, onlardan daha çok gol pozisyonuna girdik"
Ey sevgili EURO2008 şampiyonu İspanya'nın hocası Sayın Aragones...
Fenerbahçe, 2007-2008 sezonunda Şampiyonlar Ligin'de ilk 8 takım arasına girdi...
Kadıköy'den ne Chelsea, ne Sevilla, ne İnter çıkabildi...
Beşiktaş, Liverpool'u yendi...
Avrupa'nın dev takımları Galatasaray'la eşleştiğinde korkuyordu...
Sen şimdi çıkıp biz Arsenal'a karşı 6-7 pozisyon bulduk diye nasıl kendini avutabilirsin ya da ayıbını kapatmaya çalışırsın...
Türk futbolu pozisyon bulduğu için kendini avutma günlerini geçeli nerdeyse 15 sene oldu Sayın Aragones...
Siz herhalde o senelerde Türkiye'ye tatile gelmiştiniz o zaman görmüştünüz Türk takımlarını ve hala orada kaldınız...
Kadıköy'de dizleri titreyen, topu ayağına aldığında paniğe kapılan İnter'li futbolcular değilmiydi?
İnönü'de maça konsantre olamayıp dönüp tribünleri izleyen Liverpool değilmiydi?
UEFA Kupası sahibi Sevilla değilmiydi Kadıköy'de zorlanan...

Arsenal karşısında 6-7 pozisyon bulduk gibi talihsiz bir açıklama yapmak senin ne haddine...
Arsenal ne ki?
İngiltere Premier Lig'in üst düzey takımlarından ve Avrupa'da söz sahibi olan takımlarından biri peki ya Fenerbahçe ne?

Sen değil Fenerbahçe, bu sözlerinle Türk futboluna hakaret etmiş bulunuyorsun...
Kadıköy'de tam 15 maçtır yenilmedi bu takım...
Dön bir say bu takımlar hangileri...

30 Eylül 2008 Dinamo Kiev 0-0
27 Ağustos 2008 Partizan 2-1
30 Temmuz 2008 MTK 2-0
2 Nisan 2008 Chelsea 2-1
20 Şubat 2008 Sevilla 3-2
12 Aralık 2007 CSKA 3-1
7 Kasım 2007 PSV 2-0
19 Eylül 2007 İnter 1-0
15 Ağustos 2007 Anderlecht 1-0
14 Şubat 2007 AZ Alkmar 3-3
13 Aralık 2006 Frankfurt 2-2
23 Kasım 2006 Palermo 3-0
14 Eylül 2006 Randers 2-1
23 Ağustos 2006 Dinamo Kiev 2-2
26 Temmuz 2006 B36 4-0
23 Temmuz 2005 Milan 0-4

1000 küsür gün, 15 maç ve bir çok Avrupa'da büyük takım bu stattan çıkamadı Sayın Aragones...
Biraz geçmişi araştırıp bir takımı yönetelim yada açıklamalarımızı buna göre yapalım...

Altuğ AKTAŞ

13.10.2008

10 Ekim Fotomaç İddaalıyız'da Tutan Kuponlar


ALTUĞ AKTAŞ BANKO 1
311 İsviçre-Letonya 1 1.35
321 Macaristan-Arnavutluk 1 1.30
326 Türkiye-Bosna Hersek 1 1.30
333 Sırbistan-Litvanya 1 1.30
Oran: 2.97

ALTUĞ AKTAŞ BANKO 2
313 İngiltere-Kazakistan 1 1.45
315 Galler-Liechtenstein 1 1.30
323 Danimarka-Malta 1 1.30
345 Estonya-İspanya 2 1.30
Oran: 3.19

Beşiktaş'ın bataklıktaki finansal durumu açıklandı...

Geçtiğimiz hafta sonu yapılan Divan Kurulu Toplantısın da Beşiktaş'ın şuan ki borcu açıklandı;
Denetleme Kurulu Başlanı Alper Kuş, Divan Kurulu Toplantısın da denetleme kurulunun raporunu aktardı,
Sayın Alper Kuş, Beşiktaş Jimnastik Kulübünün şuan için güncel borcunun 115,6 milyon ytl olduğunu açıkladı. Ayrıca bu borcun 50,6 milyon ytl'sinin Sayın Yıldırım Demirören'e ait olduğu açıklandı.
Beşiktaş'ın bu kadar borcu varken,
Sinan Engin'e görevde olmamasına rağmen 7 ay için 350 bin eur,
Mustafa Denizli'ye kalan 28 hafta için 1,5 milyon eur ödeme yapılacak.
Tabi birde futbolcuların transfer, prim alacakları olacak.
Sayın Mustafa Denizli'ye aylık yaklaşık olarak 350 bin ytl verilecektir.
Halbuki Sayın Ertuğrul Sağlam'ın aylık maaşı 150 bin ytl idi.

Yönetim göreve geldiği 2004 yılının Mayıs ayında Beşiktaş Jimnastik Kulübünün borcu 17 milyon dolardı. Yaklaşık olarak 24,2 milyon ytl. 4,5 yıl sonunda bugünkü borç 115,6 milyon ytl. Arada 91,4 milyon ytl fark var. Her geçen yıl yaklaşık olarak 20 milyon ytl borcunun üstüne borç katıyor Beşiktaş.

Acaba hangi şirketin yönetim kurulu, yılda borcunun üstüne 20 milyon ytl borç katmaya devam ederken görevinede devam eder?

Bunun yanı sıra Fulya Projesi deniyor, en zengin kulüp olacağız deniyor ama şuan devam eden bir mahkeme var ve bu davada son viraja girildi; hakim ısrarla anlaşma şartları ve sözleşmeyi istiyor fakat sözde Beşiktaş avukatı (!) bu belgeleri vermiyor. Hakim son kez evrak talebinde bulundu ve evraklar gelmez ise herşey geçersiz sayılacaktır kararını verdi. Bu durumda hangi zengin kulüp Beşiktaş olacaktır? Avukat neden sözde avukat, çünkü Beşiktaş'ın avukatı değil. Dışardan vekalet verilen bir avukat. Yönetimde avukatlık anlamında üst düzey isimler varken bile bu davada hiçbir şekilde boy göstermediler. Bunlar açıkçası Beşiktaş'ın nereye gittiğini göstermektedir.

Sayın Yıldırım Demirören, çoçuklarının rıskını kulübe vermeye devam etmektedir ama sadece kendisine ve büyük Demirören'e sorarım;
Demirören Holding bünyesinde bulunan bir şirketin, 4,5 yılda borcunu 24,2 milyon ytl'den 115,6 milyon ytl'ye çıkaran yani yaklaşık olarak 4,5 yılda borcunu 5 e katlayan bir yönetim kurulu hakkında nasıl bir yaptırımda bulunurdunuz? Ayrıca 115,6 milyon ytl olan bir şirketinizde ne gibi önlemler alırdınız?

Altuğ AKTAŞ

10.10.2008

"Zihnen çok yoruldum"

7 Ekim 2008 Salı sabahı Sayın Ertuğrul Sağlam'ın istifasından sonra yönetime istifasını sunan Sinan Engin'in istifası yönetim kurulu tarafından kabul edilmemişti. Bunun üzerine demeçler vermeye ve çalışmaya (!) başlayan Sinan Engin, verdiği demeçlerde de yabancı hocanın geleceğini ifade ediyordu.
Fakat 9 Ekim Perşembe günü Mustafa Denizli'nin, yani bir yerli hocanın kulüp ile anlaştığı resmi olarak duyurulduktan sonra Sayın Sinan Engin istifasını verdi. Bu istifayı verirken "Zihnen çok yoruldum. Devam etmek istemiyorum" dediği öğrenildi.
Acaba buarada ki yorgunluğu nasıl gerçekleşti kocaman bir soru işareti...
Asıl önemli olan 10 Ekim Cuma günü spor gazetelerinde çıkan habere göre Sinan Engin'in istifa ettiği fakat mayıs ayına kadar maaşının kendisine ödeneceği ifade edildi.
Sinan Engin'in maaş'ı yaklaşık olarak aylık 45 bin ytl...
Kaba bir hesapla 85 asgari ücretli Beşiktaş'lının aldığı maaşın toplamı kadar bir maaş...
Göreve devam etse asla maaşını sorgulamayız ama hem görevinden istifa edecek hemde nasıl 7 ay boyunca maaş alacak?
Bu dönem boyunca TV8'de ki eski görevine yada LİG TV'de boşalan koltuklardan birine geçse Sinan Engin ve oradan da maaş alsa bu çift maaş adaletmidir?
Beşiktaş'ın hala milyonlarca dolar Sayın Başkan'a borcu varken 7 ayda toplam 315.000 Eur çalışmayan bir insana maaş ödemek adaletmidir?
Daha önceden yazdığım "Kartal'ın 2.5 milyon Euro'su KUŞ oldu", "Beşiktaş'ın gerçekleri" ve Sinan Engin'e hitaben yazdığım "Vizyonu küçük, hedefi olmayan yönetici", yazılarımda bahsettiğim olaylar yoksa gerçekmiydi?
Beşiktaş'ın gerçekleri yazımda, Başkanın;
"Bonservisleri adam başı 4.5 milyon Euro. Ben gittim, pazarlığını kendim yaptım ve aldım. Yaptığım pazarlık hakkında konuşanın 'futbolcular pahalı' diyenin, onu diyenin, bunu diyenin alnını karışlarım. Bir daha söylüyorum alnını karışlarım. Herkes haddini bilsin."
sözlerinin üzerine, Udinese kulübünün Sivok için 1 milyon eur, Zapo için ise 2 milyon eur bonservis bedeli aldığını açıkladığını duyurmuş ve bunun üzerine yazmıştık.
Kartal'ın 2.5 milyon Euro'su kuş oldu yazımda ise, Sayın Sinan Engin'in;
“Schildenfeld gerçek bir stoperde aranacak bütün niteliklere sahip. Takımızda yeralmasından memnuniyet duyuyoruz.”
sözlerine hitaben 6 ay içinde sadece 7 kere ilk 11'de sahaya çıkan bir futbolcunun Beşiktaş'a maliyetinden bahsetmiştim.
Diğer yazımda ise Sinan Engin'in;
"Bizim için önemli olan Turkcell Süper Lig şampiyonluğudur. Avrupa'da da gidebildiğimiz kadar gideceğiz."
sözlerine hitaben istifaya davet etmiştim.

Şuraya bakın... Ümraniye Nevzat Demir Tiyatrosunda bilmem kaç perdeli kaberesi sahneleniyor... Bu takımın menajeri hedeflerinin Turkcell Süper Lig Şampiyonluğu olduğunu ve UEFA'da da gidebildikleri yere kadar gitmek olduğunu ifade ediyor fakat elendikleri anda Teknik Direktöre yükleniyor. E hedef TSL şampiyonluğu değilmiydi? Peki ligde pozisyon ne? Fenerbahçe'nin 8, Galatasaray'ın 3 puan önünde ve liderin 2 puan arkasındasın. Bu durumda Teknik Direktörü istifaya mecbur bırakıyorsun.

Beşiktaş kulübü hızlı bir şekilde borçlanmaya devam ediyorken yönetim kuruluna Ertuğrul Sağlam'dan sonra istifasını verip kabul edilmeyen fakat 2 gün sonra Mustafa Denizli gelince istifası kabul edilen Sayın Sinan Engin'e ayda 45 bin euro vermek doğru bir adımmıydı.

Ertuğrul Sağlam'ın daha sözleşmesi devam ediyordu. O da istifa etti. Acaba o maaşını almaya devam edecekmiydi? HAYIR...
Peki neden Sinan Engin maaş almaya devam edecek?
Burada başka nedenler mi var?

Eğer haberler yanlış ise, Sinan Engin 7 ay boyunca çalışmadığı kulüpten maaş almayacaksa bu haberleri çıkıp yalanlaması lazım.

Eğer haberler doğru ise, 7 ay boyunca çalışmayan adama 45'er bin eur maaş verecek olan yönetim kurulu önce bunun hesabını vermeli sonrada çekip gitmelidir...

Ben ayda 85 tane asgari ücretle çalışan Beşiktaşlıların kazandığı paranın toplamını çalışmadan, oturduğu yerden kazanan biri ile aynı camia altında olmaktan utanırım... Bu parayı verecek olanlar acaba utanır mı?

Altuğ AKTAŞ

9.10.2008

Mustafa Denizli tüm camiaya hayırlı olsun

Ertuğrul Sağlam'dan boşalan teknik direktör'lük koltuğuna Mustafa Denizli getirildi.
2004 Mayıs ayından bu yana Yıldırım Demirören yönetiminde (3. yerli) 5. hocasıyla anlaşmış oldu.
Öncelikle bu gelişmenin tüm camiaya hayırlı olsun. Bu operasyonun tutup tutmayacağını ilerleyen maçlarda göreceğiz.
ama şunu unutmamak lazım ki; tutamayacağımız sözleri yada arkasında duramayacağımız cümleleri asla sarfetmemeliyiz.

Konuştuklarını unutuyorsan susacaksın demiş atalarımız...

Çok eski değil...6 Aralık 2007 tarihinde Lig Tv'ye katılan Sayın Yıldırım Demirören yaptığı açıklamada; 'Ben olduğum sürece Mustafa Denizli ve Samet Aybaba bu takımda olamazlar' demiştir ve bunu ifade ederken 2000 yılında'da aynı şeyi söylediğini hatırlatmıştır. 'Ben bunu 2000 senesinde de söyledim. Samet Aybaba bu takımın başında başarılı olmadı, bu nedenle onu istemiyorum.' Bu sözlerin sarfedildiği 6 Aralık 2007'de ki 2'ye 1 adlı programın bantları yayıncı kuruluş Lig Tv'nin arşivinde mevcuttur. Oradan istenip tekrar izlenebilir ve bu sözler tespit edilebilir.

Sayın Başkan size sorularım var;
1- 6 Aralık 2007'den bu yana ne değiştide Mustafa Denizli'yi göreve getirdiniz? Madem Mustafa Denizli'yi göreve getirecektiniz neden bu tarz sözler sarfettiniz.
2- Mustafa Denizli, başarısız olursa onuda gönderip yerine Samet Aybaba'yı mı getireceksiniz? Yoksa önümüzde ki genel kurulda Başkanlık vaadiniz Samet Aybaba'mı olacak?
3- 2000 senesinde de aynı sözleri sarfettiğinizi 2007'de söylemiş ve Samet Aybaba'nın takımda başarılı olmadığı için siz olduğunuz sürece göreve gelemeyeceğini belirttiniz. Peki 2004 Mayıs'ından bu yana sizin ne başarınız var da hala görevdesiniz? Yani 1 kere başarısız olanı göreve getirmeyeceğinizi söylüyor fakat 4 yıldır başarısız olan kendinizin görevde kalmasına izin veriyorsunuz?

Sadece istediğim bu 3 soruya cevaptır...

Altuğ AKTAŞ

7.10.2008

Kimler gitti, kimler kaldı...

YORUMSUZ


Beşiktaş'ın attığı bir gol sonrası kulübede ki sevinç görüntüsü...
Bu fotoğrafı UEFA internet sitesinde Ertuğrul Sağlam'ın istifa haberini yayınlarken kullanmıştır.

Ertuğrul Sağlam, istifasını açıklarken bir cümle kullanmıştır;
'icimizde, biz sevinirken üzülenler, biz üzülünce sevinenler var'

Padişah'ım sen çok yaşa!!!

Çok eski olmamakla birlikte geçmiş yıllara gittiğimizde karşımıza hep farklı yönetici kimlikleri çıkıyor. (Siyasi anlamda)
Roma, Bizans, Osmanlı vs. yönetimlerde hep en üst noktaki insanlar başarıların, büyük hedeflerin mimarları olmuşlardı.
Savaşlar, Fetihler yapılmış, bunlar 1 kişiye adanmıştır ama o kişi er meydanına bile çıkmamıştır.
Tarihte asla her savaş, her mücadelenin kazanıldığı görülmemiştir.
Savaşlar kazanıldığı gibi kaybedilmeye başlanıyor ve devamında kaybedilen topraklar, kaybedilen canlar oluyordu. Bunun üzerine halk ayaklanıp baş gösteriyor, direnmeye başlıyor fakat en üst nokta'da bulunan Padişah bu baş kaldırışları susturmak için 1 kişinin kellesini uçuruyor yada topraklardan uzaklaştırıyordu.
Halk, rahatlamış bir şekilde bu sefer 'Padişah'ım Çok Yaşa' demeye başlıyordu.
Peki başarılarda olduğu gibi neden başarısızlıklarda da en yukarıdaki insan kendisine pay çıkarmıyor yada halk ona karşı baş kaldırmıyordu bunu çok uzun yullardır çözemedik.

Gelelim günümüze ve Beşiktaş'a...
2004 yılının Mayıs ayında seçim yapıldı ve Sayın Yıldırım Demirören başkan oldu.
Sırasıyla; Vicente Del Bosque, Rıza Çalımbay, Jean Tigana ve Ertuğrul Sağlam'ı komutan olarak ordusunun başına getirdi.
Ve sırasıyla gelen başarısızlıklar sonucunda tek tek komutanlarını gönderdi...(Ertuğrul Sağlam baskılar sonucu istifa etmiştir)
4 koca sezonda sadece 2 Türkiye kupası ve 1 Süper kupa kazandı bu takım.
Kupalar kazanıldığında Yönetim Kurulu başarı nidalarıyla ellerinde kupa tur attılar. Peki bu kadar hoca gönderilirken neden hiç kendilerine hata aramadılar? Elinde kupa, kapı kapı dolaşıyor, Televizyon kanallarında boy gösteriyorsan o zaman başarısızlıktada ön plana çıkmalısın.
Her hoca değişikliğinde halk (taraftar ve kamuoyu) biraz sinirini dindirdi ve bu sefer daha iyi olacak dedi.
Her sezon başlangıcında yeni ümitler ile başlandı. Her kan değişikliğinde bu sefer olacak dendi...
Protesto etmeyelim, hocanın ve takımın arkasında oldular...
Peki bu süreçte devamlı Padişah'ım Çok Yaşa tavrıyla hareket eden halk neden gözünü açmıyordu?
Ya da ne zaman açacak?

PADİŞAH'ım SEN ÇOK YAŞA...
Allah seni başımızdan eksik etmesin...
Nasıl olsa bir hoca gelir bir hoca gider, nasıl olsa bir oyuncu gider bir oyuncu gelir...
Yeter ki sen bu kan değişikliğini sürekli (!) yap...
Yeter ki kazanılan en ufak kupada biz kazandık de ama başarısızlıklarda 'o' başarısız oldu de...

PADİŞAH'ım SEN ÇOK YAŞA...

Padişahlık devri biteli çok uzun yıllar geçti...Artık ileri gelmiş toplumlar Cumhuriyet ile yönetiliyor... Bunu Beşiktaş taraftarıda farketmeli ve Padişah'ı tahtından indirmelidir... Cumhuriyet'i ilan etmelidir...

Aman dikkat...
Padişah hala burada...

Altuğ AKTAŞ


Uzun ama kısalttığım bir fıkra:
Devletin hazinesinde paraya ihtiyaç vardır, devlet adamları hemen köprü'den vergi alalım derler hem giriş'e hem çıkış'a birer görevli koyar ve para toplarlar. Halktan ses çıkmayınca Padişah sinirlenip köprünün ortasına bir kişi daha koyar ve her geçene tecavüz ettirir. Halk'tan gene ses gelmeyince Padişah halkına seslenir 'şikayetiniz var mı' der. Amacı halkın ses çıkarmasıdır. Biri çıkar cevap verir; 'Padişah'ım biz paramızı veriyoruz geçiyoruz da sen ortaya koyduğun arkadaşın yanına bir tane daha koyarsan çok iyi olur sabah çok fazla kuyruk oluyor sıra beklemesek Padişah'ım' der...

Adam gibi geldi, adam gibi gitti...

Ertuğrul Sağlam istifa etti yada ettirildi.
Peki şimdi ne olacak.
2004 Mayıs ayından beri gelen 4. hoca'da gönderildi yada kendi gitti.
Dile kolay...2005-2009 yılları arasında tam 4 koca sezon var...
Ve Beşiktaş 4. hocasını gönderdi...
Böylelikle Yönetim kurulunun görevde olduğu süre içerisinde en az 5 hoca ile çalışılmış olacak ve başarı elde edilememiş olacak.

Sevgili Ertuğrul Sağlam, neden istifa etti; bu düşünülmeli...
Çünkü başarısız oldu...
Peki Beşiktaş kulübü içerisinde başarısız olan başka görevde insanlar yokmu acaba...

Sinan Engin'de istifasını vermiş fakat yönetim kabul etmemiş...
Bu çok daha kötü değil mi?
O zaman neden Ertuğrul Sağlam'ın istifasını kabul ediyorsunuz?
Bütün suç Ertuğrul Sağlamda mı?

Sinan Engin'de hiç suç yok demek ki...
O zaman neden Sinan Engin, Ertuğrul Sağlam görevdeyken bilgi akışında yardımcı olmadı ve yönlendirmedi, yanlışlarını göstermedi? Bunları yapmayarak Sinan Engin görevini yapmadığı anlamına gelmez mi?

Herkes Beşiktaş'lı olabilir ama herkes Beşiktaş'lı olamaz!!!

Beşiktaş'lı olmak bazen hayallerinden, hedeflerinden ödün vermektir.
Ertuğrul Sağlam onu yaptı...
Çünkü oda bir Beşiktaşlıydı...

Peki hala başarısızlıklarıyla koltuklarında duranlar?... Onlarda Beşiktaş'lı...
Dedik ya;
Herkes Beşiktaş'lı olabilir ama herkes Beşiktaş'lı olamaz...

Adam gibi duruşuyla geldi Ertuğrul Sağlam...
Tribünler daha 1-2 ay önce 'adam gibi adam, Ertuğrul Sağlam' diye inletiyordu.
Şimdi ne oldu tribünler sırt döndü Ertuğrul Sağlam'a...

Adam gibi geldin, adam gibi duruşunu bozmadan gidiyorsun...
Birilerine laf atıp gidebilirdin ama yapmadın...
Seni herşeye rağmen seviyoruz Ertuğrul Sağlam...

UEFA seni yakından takip ediyor,
Yolun açık olsun...

Altuğ AKTAŞ

Çarşi'da yeni sezon ürünlerine %50 indirim...

2005-2006 sezonunda Avrupa kupası maçlarında Sevilla'dan 3 gol yiyen Beşiktaş, 2007-2008 Sezonunda bu tarifeye biraz zam yaparak Liverpool'dan 8 gol yemişti.
Bu bir rekor'du...
2008-2009 sezonuna hızlı bir giriş yaptı takım ve bu sene Avrupa'da hedefler büyütülmüştü.
Evet bu büyüyen hedefler doğrultusunda Beşiktaş %50 iskonto uyguladı rakiplerine ve bu sefer Avrupa'da 4 gol yedi.
Hemde kendisinden çok daha güçsüz gösterilen rakibinden.
Acaba bunun suçlusu kimdi?

Bunu da zamanla anlayacağız...

Not: başlıkta ki çarşı ifadesi taraftar topluluğu çarşıya hitaben değildir sadece benzetmedir.

Altuğ AKTAŞ

6.10.2008

Beşiktaşlılar, Oyuna gelmeyin!

31 Mayıs 2004'te Beşiktaş seçimlere gitmiş ve yeni başkanını seçmişti.
Beşiktaş'a Serdar Bilgili'den boşalan koltuğa sayın Başkan Yıldırım Demirören getirilmişti.
O tarihten bugüne tam 3 sezon bitirdi Beşiktaş yönetimi.
2004-2005 sezonunu liderin 11 puan arkasından 4.,
2005-2006 sezonunu 2. takımın 27 puan arkasından 3.,
2006-2007 sezonunu liderin 9 puan arkasından 2.,
2007-2008 sezonunu liderin 6 puan arkasından averajla 3. bitirdiler.
Fortis türkiye Kupasında ise 2005-2006 ve 2006-2007 sezonlarında Şampiyon oldular.
Süper Kupayı 2006'da kazanan Beşiktaş, 2007'de kazanamadı.

31 Mayıs 2004'den günümüze 4 Lig Şampiyonluğu, 3 Süper Kupa ve 4 Fortis Kupasında mücadele eden Beşiktaş, toplam 11 kupanın sadece 3'ünü kazanabildi ve şampiyonluk yüzü göremedi.

Avrupa karneside farklı olmadı;
Yıldırım Demirören yönetimiyle 4 defa Avrupa'da boy gösteren Beşiktaş;
Del Bosque döneminde son anda bir üst turu kaçtı, bir sonraki sezon Rıza ile başlayıp tigana ile bitirdiler. Ertuğrul hoca ile geçtiğimiz sezon Şampiyonlar Liginde, bu sezonda UEFA Kupasında başarı yakalayamadılar.

Bir çok hoca geldi, bir çok hoca gitti.
Mircea Lucescu, takımdan gönderildikten sonra Vicente Del Bosque takımın başına getirildi.
Peş peşe gelen başarısız sonuçlar sonrasında 'futbol'u bilmiyor iddiaları' ile Del Bosque'nin görevine son verildi. Sayın Del Bosque şuan son Avrupa Futbol Şampiyonu İspanya'nın teknik direktörü ama futbolu bilmiyor!
Sezon ortasında Rıza Çalımbay'ı takımın başına getiren yönetim kurulu Rıza'ya da fazla sabredemedi ve arkasından Jean Tigana'yı getirdi. Jean Tigana'yı da kovan yönetim bu sefer de UEFA tarafından Avrupa'da gelecek vaad eden en iyi 20 Teknik Direktör listesinde bulunan Ertuğrul Sağlam'ı göreve getirdi.

Ertuğrul Sağlam'ın yanına Sayın Ali Gültiken'i getirdiklerinde bu sefer iyi bir iş yaptılar denirken, televizyonlarda, gazetelerde Sayın Başkan'ı ve yönetimi eleştiren, Başkanlığa adayım diyen ve bir çok kişinin 101. yılda kaçan şampiyonlukta payı olduğunu düşündüğü Sinan Engin'i göreve getirdiler.

4 futbol sezonu ve 4 teknik heyet... Ve bir çok gelen giden, elde kalmış yada miladı dolmuş, ünlü ve ünlü sanılan, futbolcular geldi gitti. Saymak ile bitmez.
Kardeşi Real Madrid'de oynuyor diye Higuen geldi, Bir stoperde aranan bütün özelliklere sahip olan Gordon geldi, Sağ kanatta ki sorunu çözer diye Mehmet Yozgatlı geldi, Almanya'dan çok başarılı genç kaleci Volkan Ünlü geldi, Ricardinho geldi, Ailton geldi, vs.vs.vs. bunların hepsi başarısızlığa fatura edilerek takımdan gönderildi.

bu giden futbolcuların bazılarına tazminat ödendi, bazıları bedelsiz gönderildi, bazıları zararına satıldı.
Sonuç kocaman BAŞARISIZLIK...

Şimdi Ertuğrul Sağlam'ın da ipi çekilmek üzere...

Peki sorarım sizlere;
Bu kadar hoca ve futbolcu değiştiren Beşiktaş takımımı başarısız yoksa bu değişikliği yapan yönetim mi?
Bu saydığımız hocaların hiçbiri Beşiktaş'tan geçerken ya ben bu kulübe hoca olayım demedi.
Bu insanları buraya tek bir kişinin talimatıyla getirildi.
Peki bu kadar futbolcu başarısız olduğu için satılıyor yada kovuluyorsa, bu kadar hoca iş bilmiyor, futbol bilmiyor diye kovuluyorsa o zaman sorun başka yerlerde aranmamalı mı?

Bu süreç zarfında Beşiktaş'ın sadece ve sadece Yıldırım Demirören'e 40 Milyon Euro borcu oldu ve bu parayı almadan Beşiktaş'ı bırakmıyor yönetim.
2009 yılı sonunda yeni seçim olacak acaba aday olacakmı Demirören?
Olacak ise hangi vaadlerle...

'4 yıl içinde 6 hoca, 39 futbolcu getirip kovacağım, kulüpten olan alacaklarımı 150 milyon euro'ya çıkaracağım' mı diyecek?
Yoksa 'bana muhalefet yapan Sinan Engin'i göreve getirdiğim gibi şimdi 3 kişiyi daha yönetime alacağım' mı diyecek?

İyi günde - Kötü günde takıma destek vermeliyiz ama hep kötü gün geçiriyoruz.

Bu kadar futbolcu ve hoca değişikliği yapılıp hala başarısızlıklar için bir nevi yeni yemler atılıyorsa bence değil şapka kellemizi önümüze koyup düşünmeliyiz...

Beşiktaş liderkende yazdım, şimdide yazıyorum...
Yeter Sayın Başkan, başarısızlıkları futbolcu, teknik heyet, taraftar, rakip gibi bahanelerde aramayın...

Sabahları kalkınca biraz aynaya bakın!!!

Bence çözüm çok yakınınızda...
Ya sizce?

Not: Aman sevgili Beşiktaş taraftarları sakın istifaya çağırmayın yönetimi, hani ligde iyi durumdayız sonra kötü gidiş hat başlar falan sakın he. Sezon sonuna kadar protesto etmeyin. Sezon sonunda da nasıl olsa yaz olduğu için ilgilenmeyin. Yeni sezon'a da her zamanki gaz ve inançla girip protesto etmeyin...

Beşiktaş Taraftarı, Beşiktaşlılar,
oyuna gelmeyin...

Altuğ AKTAŞ

5.10.2008

Bilgilendirme

Sevgili Dostlar;
Bayram nedeniyle tatilde olduğumdan sizlere Beşiktaş'ımızın son durumlarıyla ilgili değerlendirme yazılarımı yazamadım fakat 6 Ekim sonrasında yazılarımızla bomba gibi yorumlar yapacağız.

Tüm Dostların ŞEKER Bayramı kutlu olsun...

Altuğ AKTAŞ