25.03.2015

EZELİ REKABET, EBEDİ DOSTLUK MU?

EZELİ REKABET, 

EBEDİ DOSTLUK MU?


24 Mart 2015 12:23 

http://www.fotospor.com/yazi-ezeli-rekabet-ebedi-dostluk-mu-177955

Bir tarafta 112 yıllık Beşiktaş JK, diğer tarafta 108 yıllık Fenerbahçe SK.


Ülkemizin en eski iki kulübünün ezeli rekabeti ve tabiî ki 20. yüzyıl başında başlayan ebedi dostlukları, bugüne kadar olduğu gibi 338. defa olmak üzere bu hafta da yaşandı.
Gerçi 45 dakika üzerinden Soma için oynanan karşılaşmayı daha rekabetin içinde tutarsak o zaman 339 müsabaka oynandı diyebiliriz.
28 Kasım 1924 tarihinde başlayan rekabette 338 karşılaşmanın 128’ini Fenerbahçe kazanırken, Beşiktaş 122 karşılaşmadan galip ayrıldı.
2000’li yıllarında başında başlayan ve üst üste gelen Fenerbahçe galibiyetleri ezeli rekabette farkın açılmasını sağladı. Beşiktaş’ın elinde Kadıköy’de oynanan maçlardaki üstünlüğü moral kaynağıydı fakat son maç ile beraber eşitlik sağlandı. Beşiktaş, Kadıköy’de oynanan 51. maçın sonunda 17 olan mağlubiyet sayısını 18’e çıkardı. (18 Beşiktaş-18 Fenerbahçe-15 Beraberlik)
İyi kötü bütün maçlar oynandı ve bitti.
Hafızalara kazınan bir çok karşılaşma oldu; Pancu’nun kalede oynadığı 3-4 Beşiktaş galibiyeti, Sergen’in 90. dakikada frikikten atığı gol ile 0-1 Beşiktaş’ın kazandığı karşılaşma,  90+1’de Kleberson ile beraberliği yakalayan Beşiktaş’a 90+3’de Tuncay’ın cevap vermesi ile 1-2 Fenerbahçe galibiyeti, 2013 yılında 90+3’de Olcay’ın attığı gol ile 3-2 Beşiktaş galibiyeti, ezeli rekabeti 1924’de başlatan 4-0’lık Fenerbahçe galibiyeti, Uche’nin 90’da attığı gol ile 1-2 Fenerbahçe galibiyeti ve daha unutamadığımız ama satırlara sığmayan karşılaşmalar oldu ve aslında bu ezeli rekabeti ve ebedi dostluğu güzel yapan zaten bu yaşananlar olmadı mı? Bu maratonun başından sonuna kadar hep bir takım kazanıyor olsaydı, bunun adı ezeli rekabet ya da ebedi dostluk olabilir miydi?
Bir tarafın kazandığı, diğer tarafın kaybettiği, yer yer ufak tartışmaların yaşandığı tarihteki maçlardan sonra bir de 22 Mart 2015 Pazar akşamı oynanan mücadeleye baktığımız zaman kendimize bir soruyu sormamız gerekiyor;
“Ezeli Rekabet mi? Ebedi Dostluk mu?”
Bu karşılaşma da dostluktan, rekabetten öte başka şeyler vardı.
Öncelikle hem milli takımda hem de kulübünde kaptanlık yapmış bir oyuncu defalarca İstanbul aksanı ile küfür etmesine rağmen ne hakem ne de başka bir kurum tarafından cezalandırılmıyordu.
İstanbul aksanı diye ayırt etmemin nedeni, bu futbolcunun doğum yerinin İstanbul olmasıdır.
Çünkü aynı küfürleri edip, geçmişte kırmızı kart gören Köln doğumlu Gökhan Töre’nin ise muhtemelen tek suçu Alman aksanı ile küfür etmiş olmasıydı.
Rakip takım teknik direktörünün üzerine, neredeyse orta yuvarlağın oradan koşarak el kol hareketleri ve İstanbul aksanlı İngilizce küfürler ile yürümesi yetmiyormuş gibi başka bir karede Türkçe bir şekilde, kutsal varlık saydığımız Annelere edilen küfürler de açık açık görülüyordu. Tabii bunları tv’den veya tribünden izlediğiniz zaman görebiliyordunuz. Ne yan hakem, ne de 4. hakem bunu görmez iken orta hakem zaten hiçbir şeyi görmüyordu. Tıpkı, Bodrum sahillerinde, kızgın kumlardan, serin sulara atlarmış gibi üzerindeki formayı çıkartıp saha dışına koşarak çıkan futbolcuyu izledikten sonra görmediğini açıkladığı gibi bunu da görmemiş olabilirdi. Hatta maç boyu yapılan el kol hareketlerini konuşmaya gerek yok.
Gerçi İstanbul aksanlı İngilizce konuşan bu oyuncu ilk maç sonunda koridorlarda da teknik direktörün üzerine yürüyüp küfür etmemiş miydi?
Ama kamuoyunun kabul ettiği gibi saha dışında iyi adam…
Nedense Veli Kavlak, el kol hareketleri yapmamasına, bağırmamasına rağmen bir anda sarı kart görüp cezalı duruma düştü. Küfür mü etti? O zaman neden sarı kart? Abartılı itiraz mı etti? Biz göremedik hocam…
Gerçi ne hikmetse bu olanları görmeyen/gören maçın düdüğü 22 Eylül 2013’ten bugüne hiçbir Beşiktaş maçına atanmamıştı. Hani şu hükmen Beşiktaş’ın kaybettiği Galatasaray karşılaşmasından bugüne hiçbir Beşiktaş maçına atanmamıştı…
Ee peki şimdi kime sormak lazım, kimden cevap beklemek lazım?
“Nerede ezeli rekabet, Nerede ebedi dostluk?”
Yoksa mühim olan “İstanbul aksanıyla İngilizce küfür edebilmek mi?”
Kazanan takımı tebrik etmek erdemliktir ama dilimize hakim olabilmek sanki daha büyük erdemliktir…
Futbolcular, yöneticiler gider ama taraftar ile kulüpler, ebedi dostları ile her daim yaşamaya devam eder…

Altuğ AKTAŞ
http://www.fotospor.com/yazi-ezeli-rekabet-ebedi-dostluk-mu-177955